Yol arkadaşım

YOL ARKADAŞIM MUSTAFA KEMALETTİN DEMİRBAŞ

 

19 yıl önce yani 2000 Yılında birlikte dama yolculuğuna başladığım kendisini  yasamaktan büyük mutluluk duyduğum, İlk Federasyon başkanımız, camiamızın KEMAL ABİSİNİ sizlere anlatmak için huzurunuzdayım.

2000 yılında, dönemin belediye başkanı sayın Hayri Öztetikler’in beni makamına çağırıp “Necip ülkemizde dama şampiyonası yapılıyor mu? Bildiğim kadarıyla yapılmıyor yanıtını verdiğimde, hazırlıklarını yap, öyleyse ilk defa biz yapacağız” sözüyle başlayan bu serüvende, Kıymetli dostum, Ahmet Ülkü abimle birlikte ne yapacağımızı, nerden başlayacağımızı kara kara düşünürken Mürşit Ersöz (hamleci) abi imdadımıza yetişmişti.

Kemal abinin Cem Boyner’in babası anısına  düzenlemiş olduğu “Babalar Dama Turnuvasını” yönettiğini, camia üzerinde önemli etkisinin olduğunu, mutlaka ona ulaşmam gerektiğini, kendisinin de her türlü desteği vereceğini ifade etmesiyle, bir telefon konuşmasıyla başlamıştı tanışmamız.

Çok mutlu olmuş “Dama ölmek üzereydi nereden çıktı bu?” diye şaşkınlığını ifade ederek. “Necipciğim, bila hizmet, “Kayıtsız şartsız yanınızdayım.” demişti.

Onu hep bir ansiklopediye benzetmişimdir. Yani bildiğiniz bir Meydanlarus. Her sayfası bilgilerle dolu, ancak bu bilgileri kuru bilgi olmaktan öte, espri ile desteklenmiş, şiirle bezenmiş, zarafetle süslenmiş gibi düşünün.

Sözüne, sohbetine doyum olmazdı. Yazları Akçay’da birlikte olur, turnuvaya beraber gelir dönerdik. Zamanımızın çoğunu, dama için yapacaklarımızı planlayarak geçirirdik. Damacıların yatma yerlerinden, kendi ifadesiyle ”iaşe ve ibate” yani yiyecek ve içeceklerine kadar her şey ile yakından ilgilenir. Eksik gördüğü hususların mutlaka düzeltilmesini isterdi.

Belediye Başkanımız sayın Sadi Kurtulan’a büyük sevgisi ve sempatisi vardı. Özel sohbetleri neredeyse şiir dinletisine dönerdi. Her konuşmasında sitayişle bahseder, yine kendi ifadesiyle “Şayan-ı Şükranlarını” sunardı.

Mustafakemalpaşalılara değinmeden geçmez: “Dost Mustafakemalpaşalılar, cömert Mustafakemalpaşalılar, destekleriniz için, şükran borçlarımız ödemeye asla kafi gelmez.” derdi.

Konuşmalarında damacılara mutlaka bir paragraf açar. Damanın ve damacının önemine vurgu yapar. Onların her yönüyle örnek olmalarını ifade ettikten sonra yine kendi ifadesiyle hepsini “yegan yegan” öptüğünü ve centilmence yarışma dileklerini sözlerine ekler. Yarışmacılar arasında küçük bir sorun ya da yüksek bir ses dahi duysa kendi yapmış gibi yüzü kızarır, kaşları çatılır, suratı asılırdı. Bu ve benzeri durumlardaki üzüntüsünü günlerce bana anlatır. Büyük hicap duyardı.

Damanın bir saray oyunu yani elit bir spor dalı olduğunu her konuşmasında mutlaka vurgular 2500 yıllık tarihine dikkat çeker. Damacıların renk, dil, din, iktisadi durum gözetilmeksizin eşit olduğunu ifade ederdi.

Dama oyununun, insanlar arasında çok kısa bir zamanda oluşturduğu güçlü bağın, diğer hiçbir masa oyununda olmadığından bahseder. Bunu neredeyse akrabalık bağıyla eşdeğer görürdü.

Damacıların Mustafakemalpaşa’da buluşması, kucaklaşmasını damacıların bayramı olarak niteler bu durumdan çok büyük mutluluk duyardı.

“Edirne Sarayiçi” nasıl ata sporumuz güreşin merkezi ise Mustafakemalpaşa’nın da damanın yakın tarihinde görülmemiş ölçüde kucak açması ve himaye etmesi nedeniyle merkezi, dolayısıyla da “Kıkpınarı” olmayı hak ettiğini ve öyle de kalmalıdır derdi.

Yine 9 Ocak 2012 günü, damanın geçmişten bugüne seyrinde bir ilk olacak, Türk Daması Federasyonunun “TÜDAF” kuruluşunu, Mustafakemalpaşa’da Asmalı Kahvede gerçekleştirip, ilk imzayı atıp, ilk federasyon başkanımız olarak damanın yakın tarihindeki saygın yerini alıyordu.

Atatürk’e hayranlığını mutlaka her fırsatta dile getirir, yeleğinden rozetini hiç eksik etmezdi. Bir defasında yolculuğumuz sırasında bulamayınca, geri dönmek istediğinde: “İlçemizden alırız Kemal abi” diye zor ikna etmiştim.

Okullara ve gençlere ulaşılmasının elzem olduğunu ise her vesile ile bizlere hatırlatır. Bu konuda da en büyük görevin eğitimci olmam hasebiyle bende olduğunu söyleyerek, beni borçlandırırdı.

Gerek ilçe yöneticilerimiz, gerekse katıldığımız toplantılarda, yaptığımız sohbetlerde, onun bir İstanbul beyefendisi hali, ağır, nüktedan, konusuna hakim sunumlarından etkilenilir, damacılar onun şahsında değer bulur ve önemsenirdi.

Sofra sohbetlerini çok sever, turnuva süresince her akşam bir mekanda oturulur, tadına doyulmaz muhabbetler yapılır, bir öğretmen edasıyla günün kritiğini yapardı.

Rahmetli Osman Pıtır (Osman Baba) ile birlikte birbirlerine takılmaları hayranlıkla izlenir, gecenin ve gönüllerin birer kahramanı olurlardı.

 

1 Mayıs 2018 tarihinde hakkın rahmetine kavuşmuş olan Kemal Abimiz 90 yaşında aramızdan ayrıldı. Onu hep o güzel, nüktedan, hoşsohbet konuşmalarını yaparken, tüm memnuniyetiniz ve duygularınızın ifadesi olarak içtenlikle alkışladığınız o açılış ve kapanış törenlerindeki anlar, onun en mutlu olduğu zamanlardı. Bunu onun en yakınında olmuş biri olarak hep gözlemlerdim. Şu an bizi izlediğini ve alkışlarınızı beklediğini hissediyorum. Damacılar seni unutmayacak Kemal abi.

Camiamıza, cok kıymetli eşleri Feriha Demirbaş’a ve sevenlerine sabırlar diliyorum.

 

Necip Çelik

İlk yorum yapan olun

Bir yanıt bırakın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.


*